Sayfalar

BİR GÜNAH GİBİ - YORUM


Tanıtım Bülteni

Aşk ile özgürlük arasında sıkışmış bir kadın… Güçlü ve istediğini almaya kararlı bir adam… Ve tek bir bakışla başlayıp yüreklere sızan tutku dolu bir aşk…

Onlar farklı hayatların, farklı dertlerin, farklı mekânların insanlarıyken tek bir prangayla birbirlerine bağlanmışlardı. Sonsuz, yemyeşil bir rüyanın içine adım attıklarında, hayatlarında varlığını hissettikleri eksiğin de ne olduğunu anlamışlardı.

Sarp, isteyebileceği her şeye sahip, başarılı ve kendini tek gecelik ilişkilerde bulan bir adam olsa da tüm inkârına rağmen ruhuna tek bir kadın dokunmuştu. Kâbus gibi bir hayatın içinde özgür olabilmek adına inancını korumaya çalışan Ela ise mutluluğu tutku dolu bir tutsaklığın içinde bulmuştu.

Kalplerindeki sızı onlara sert bir kışın ardından baharı getirirken, güçlü bir adam elleriyle umut dolu bir aşk yaratacaktı. Yeşil gözlerinin ardına hüznünü saklayan kadın ise o andan itibaren kendini doğru ve yanlışın tam ortasında bulacaktı.

Tüm yaşananlara, yapılan fedakârlıklara ve çılgınlıklara rağmen Ela, tutku dolu bir aşkın alevlerinde yanmayı kabul edecek, Sarp'a bir şans vermeyi göze alabilecek miydi? Sonunda birbirlerine esir olduklarında, önlerine çıkan engelleri aşacak gücü kalplerinde bulabilecekler miydi?


Yazarı: Burcu Büyükyıldız
Yayınevi : Ephesus Yayınları
Goodreads Puanı:  4.60
Seri Sıralaması: 2/5
Safa Sayısı: 638









" Bundan sonra ne bir kez daha geç kalırım sana, ne de başka birine ait olmana izin veririm bu dünyada" 


Aşkın Renkleri serisinin ikinci kitabını bitirmiş bulunmaktayım en az çilek mevsimi kadar sevdim bu kitabı da, ama Çilek kokan kadın Mira karakterini Ela'dan daha çok sevdim o ayrı :) yalnız dikkat ettim de, yazar erkek karakterlerin duygularına daha ağırlık veriyor kitaplarında, bir kadın gözüyle çokta güzel yazıyor doğrusu :)
                                               

ilk anda, kadının sesi dikkatini çekti adamın, sonra sözlerine kulak verdi, çünkü onun hissettiklerini dile getiriyor, adamın haftalardır, henüz kendisinin bile farkında olmadığı duygularını yüzüne vuruyordu, sonra gözlerini gördü , yeşilin en güzeli, tıpkı uçsuz bucaksız bir ormanın derinlikleri gibi, bakıştılar kısa bir an, kadın hiç bir şey anlamadı, çünkü adam onun için, bir oyuncakçı dükkanında kısa bir an göz göze geldiği bir yabancıydı sadece, yalnızca bakmakla yetindi adamın kahverengi gözlerine, sorasında ise çıkıp gitti, berbat hayatına kaldığı yerden devam etmeye...

Sarp Aras, aile şirketinin en tepesindeki adam, çok güçlü, çok yakışıklı, çok zeki, ama hayatında bir şeyler eksik, henüz ne olduğunu kendisi de bilmiyor,neden her şeye sahipken, bu kadar yarım hissettiğini anlayamıyor, hiç bir tende aradığını bulamıyor, hiç bir göz bakmıyor ona derinden , hiç bir koku yakmıyor sol yanını, ta ki o oyuncakçı dükkanında, hüzünlü yeşil gözlerin sahibini görene kadar...

Ela Kavaklı, zor bir hayatı olmuş, iki abi ve en az onlar kadar berbat bir baba için çalışıp durmuş yıllarca, ama onların gözünde bir köpek kadar bile değer görememiş,en sonunda da para karşılığı sevmediği bir adamla evlendirilmiş, evlilik dediysem sadece kanunen evli kaldı o sapık adamla, oda çok kısa bir süre, çünkü Sarp'ın ona olan inadı sayesinde, hiçbir zarar görmeden kutuldu o cehennemden, ve bence oldukça şanslıydı, en kötüsü yaşanmadan Sarp onu cennetine aldı..

Cehennemden çıkardı dediysem , kapısına gelin arabasıyla dayanmadı tabi :) Kuzeni Baran'ın yardımıyla önce kızın kim olduğunu öğrendi, yaşadığı hayatı, içerisinde bulunduğu tehlikeli cehennemi tanıdı, sonrasında günlerce oyuncakçı dükkanının yakınında çalışığı kreşin önünde nöbet tuttu, uzaktan izledi, izledikçe aşık oldu, ve aşkı giderek tutkuya dönüştü, tanımadığı bir kadın için tüm bu yaptıkları,aşk mı yoksa delilik miydi derseniz ikisinden de vardı biraz, zira aşkın kendisi bir delilik değil mi :)





Fakat Sarp'ın yaptığı en delice şey kızı kaçırmak oldu, gizemli dostu Arhavili'nin sayesinde kalabileceği bir ev ayarlandı ve Ela artık Sarp'ın esiriydi, kitabın ilk yarısında Ela'nın kavgalarına, öfkelerine, atarlanmalarına tanık oluyoruz, yani tamam, tanımadığın bir adam seni kaçırdı , hemen boynuna sarıl demiyorum ama, ailesinin yanındayken, kedi gibi mırlayan, karşılık veremeyen, ezik kız, birden bire Sarp la birlikte kalınca tırnaklarını çıkardı, her koldan saldırdı adama, dinlemesini bile bilmedi, görende sanki Buckhingham sarayında mutlu mesut yaşıyordu da Sarp hayatına turp sıktı diyecek :) yahu kocan olacak adam onu istemedin diye ilk geceden kırdı ağzını burnunu , allahtan Sarp elini çabuk tuttuda sadece patlayan dudağınla kaldın.. Ne öfkelenmişim bende kadına allah allah tutmayın  :))

Neyse ki kitabın kalan yarısında kendine geldi ve aslında Sarp'ın nasıl bir mucize olduğunun farkına vardı da bende katil olmaktan kurtuldum :)

Dünya Sabır ödülü diye bir şey olsa Sarp açık ara alırdı, zira adamın sabrına hayran kalmamak elde değil, asla pes etmedi, hiç dokunmadan usul usul sevdi, öyle güzel sevdi ki, neredeyse Ela'yı öldürüp yerine geçmeyi bile düşündüm :)

Sayfalar boyunca bir adamın sevdiği kadını , kendine nasıl aşık ettiğini okuyoruz, sabırla, tutkuyla, aşkla, sevdi, her satırında içim cız etti valla :)

Bu arada Sarp'ın harika biri ailesi var, kız kardeşi Mira çilek kokan kadın, ilk kitap Çilek Mevsimi'nin karakteri, annesi Burcu ve Babası Demir'in hikayelerinin de , kitap olacağını öğrendim bu yıl içinde ve çok sevindim, anne ve babalarınında en az çocukları kadar, tutkulu ve sancılı bir aşk yaşadıklarını satır aralarında öğreniyoruz, karısına her baktığında , aşkın ve tutkunun yanı sıra Demir'in gözlerinden asla gitmeyen o pişmanlığın nedenini çok merak ediyorum, zira birbirlerine o derece bağlılar ki o hüznün ve pişmanlığın nedenini mutlaka öğrenmek istiyorsunuz, umarım okumak kısmet olur :)

Bu kitapta Sarp'ın kuzenlerine dikkat etmek lazım, zira kendileri Aşkın Renkleri serisinin diğer kitaplarının karakterleri, Baran, Kuzey, ve Hazar , yalnız Hazar'ı pek tanımak kısmet olmadı bu kitapta,tıpkı Arhavili karakteri gibi gizemliydi, bu arada Arhavili' nin de var bir gönül acısı, ama detayını öğrenemiyoruz, belli ki oda yakmış ve yanmış zamanında : )

Bu kitapla ilgili tek şikayetim ilk yarısının fazlaca uzun olması, zira ikinci yarıyı daha çok sevdim ve tabi Ela'nın dengesizliğini de unutmamak lazım,ilk yarıda hem bana hem Sarp'a kök söktürdü resmen, tabi sonunda Sarp onu tam kıvamına getirdi o ayrı..


Çünkü Sarp gibi bir adama karşı koymak mümkün değil, özellikle geceleri : ))



PUANIM






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder